Neden Dolaplarımızda Hiç Giymediğimiz Kıyafetlerimiz Var?

Dolaplarımız hiç giymediğimiz ve varlığını unuttuğumuz bir yığın kıyafetle dolu. Bazen atmaya kıyamadığımız bazen “Belki bir gün giyerim.” diyerek dolapta beklettiğimiz kıyafetler fast fashion akımının etkilerinden sadece biri. Uygun fiyatlı olduğu için kusurlarını görmezden geldiğimiz ve hiç düşünmeden aldığımız kıyafetler dolaplarda kullanılmayı bekliyor. İndirimi kaçırmamak ve çok karlı bir alışveriş olduğunu düşündüğünüz için alıyor ve muhtemelen dolaba asıp varlığını tamamen unutuyorsunuz.

Fast Fashion ve Tüketim Çılgınlığı

Çoğu zaman kendi zevkimize gore değil modaya uygun alışveriş yapıyoruz. Moda olanı giyme dürtüsü, belki de içinde hiç rahat hissetmeyeceğimiz kıyafetler almamıza sebep oluyor. Fast fashion akımı, aslında kendi tarzımız olmayan kıyafetlere, ayakkabılara ve aksesuarlara yönlendiriyor. Çok şık yada moda olduğu için alıp içinde kendimizi hiç rahat hissetmediğimiz kıyafetleri, çok para verdiğimiz için atmaya yada başka birine vermeye kıyamıyoruz. Bazen ise sadece ilerde giyeceğimizi düşünüp atmıyoruz. Dolaplarımızın dolup taşmasına neden olan en büyük nedenlerden biri ise artık bedenimize uymayan kıyafetleri belki kilo alırım yada kilo veririm düşüncesi ile saklamaya devem ediyoruz.

Fast fashion akımının temeli olan kullan at mantığı, bizleri sürekli alışveriş yapmaya itiyor. Modayı yakalama isteği, önlenemez bir tüketim çılgınlığına sebep oluyor. Her yıl binlerce ton giysi üretiliyor ve dolaplarda yerini alıyor.Bazen sadece çok uygun fiyatlı olduğu için hiç ihtiyacımız olmayan kıyafetler satın alıyoruz. İndirimi yakalamak, bizi çok mutlu hissettirdiği için satın alıyoruz. Aldığımız ürünler “modası geçince” eski cazibesini kaybediyor. Sadece birkaç kere giyilen bu kıyafetler; dolabın unutulanlar köşesinde yerini alıyor ve yıllarca tekrar giyilmeyi bekliyor.

Online Alışverişin Vazgeçilmez Cazibesi

Online alışveriş ile birlikte her ihtiyacımızı daha kolay ve hızlı bir şekilde halletmeye başladık. Online alışverişin hayatımıza sağladığı kolaylık, alışveriş bağımlılığının da kapılarını araladı. İndirimlerin haberi anında telefonlarımınız bildirimlerinde bizi yokluyor ve hiç aklımızda yokken ihtiyacımız olmayan onlarca ürüne yığınla para ödüyoruz. İndirim fırsatını kaçırmamak için sepetimize eklediğimiz ürünler, beklediğimiz gibi çıkmadığında dolaplarımızdaki karanlık boşluklarda yerini alıyor. İtiraf edelim, sadece birkaç tık ile yeni kıyafetler satın almak hepimizi cezbediyor. Online alışverişin bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda, mağaza mağaza gezip soyunma kabinlerinde kıyafetlerle cebelleşmek birçoğumuzu alışverişten soğutuyordu. Hala kıyafete dokunmadan alışveriş yapamayanların sayısı bir hayli fazla olsa da online alışverişin bu denli pratik ve hızlı olması, birçoğumuzu sürekli satın almaya itiyor.İhtiyacımız olmayan ve sadece birkaç kez giyip unutacağımız kıyafetlerle gardıroplarımızı doldurup taşırıyoruz.

İadeye üşenmek

Online alışverişin yaygınlaşması ile birlikte iade oranları da artıyor. Beğendiğimiz ürünleri ikinci kez düşünmeden sepetimize ekliyor ve mankendeki duruşuna aldanıyoruz. Online kıyafet alışverişinin en büyük dezavantajlarından biri beden uyumsuzluğu. Markaların ürün tanıtımlarında tek tip beden ölçüsüne sahip mankenler kullanması, özellikle büyük beden pazarı için olumsuz sonuçlara neden oluyor. Yanlış bedeni aldığı için aldığı kıyafetleri giyemeyenlerin sayısı bir hayli fazla. İade etmeye üşenip belki kilo veririm düşüncesi ile giyeceğimiz günü beklemeyi tercih ediyoruz.

E-ticaret sitelerinin teşvik edici geri iade politikaları, daha rahat alışveriş yapmamızı sağlıyor. Fakat alıp beğenmediğimiz ürünleri iade etmek her ne kadar çok kolay ve zararsız olsa da bazen iade etmeye bile üşeniyoruz. Kargo şirketinin yaşadığımız yerden uzak olması ve geri iade süresini kaçırmak gibi nedenlerden dolayı iade etmediğimiz kıyafetler, hiç giyilmemek üzere dolaplarımızda yerini alıyor.

Peki Bu Durumu Nasıl Çözebiliriz?

Dünyamız her geçen gün biraz daha yaşanılmaz bir hale geliyor. Yaşadığımız gezegene yaptıklarımız, gelecek nesillerin ve yaşam alanını paylaştığımız diğer canlıların geleceğine zarar veriyor. Hatta uzak bir gelecekte değil belki on veya yirmi yıl sonrası için bile önlenemez hasarlara neden oluyoruz. Fast fashion sektörü, çevreye en çok zarar veren ikinci büyük endüstri olma özelliğini taşıyor. Bu sektörde bir şekilde katkı sağlamak, kullan-at temelli bir akımın hızla büyümesine neden oluyor. Peki bunun önüne nasıl geçebiliriz?

  • Minimalist bakış açısını hayatımıza dahil edebiliriz.

Sürdürülebilr ve minimalist bir bakış açısı kazanmak, hem kendimiz hem de yaşadığımız gezegen için küçük ama etkili bir adım olacaktır. Sadece ihtiyacımız olana yatırım yapmak ve gereksiz alışverişlerle gardıroplarımızı doldurmamak bile yaşadığımız gezegen için büyük bir öneme sahip.

  • İkinci el kıyafet alım-satım dünyasına adım atabiliriz.

İkinci el kıyafet alıp satmak, sürdürülebilir bir moda anlayışı için yapabileceğimiz en kolay ve ekonomik seçeneklerden biri. Artık giymediğimiz ve dolaplarımızda gereksiz yer kaplayan kıyafetleri satarak hem para kazanabilir hem de dolaplarımızı artık kullanmadığımız kıyafetlerden kurtarabiliriz. Hiç sevmediğimiz ve muhtemelen bird aha hiç giymeyeceğimiz kıyafetler, başka birinin favori kıyafeti olabilir. Ayrıca birilerinin gardıroplarında size çok yakışacak harika kıyafetler olabilir.

  • Moda ve Ucuz Olanı değil kaliteli ve kendi zevkinize uygun olanı tercih edebiliriz.

Çoğu zaman moda olduğu için satın aldığımız ama hiç kendi tarzımız olmayan kıyafetlere para harcıyoruz. Anlık bir hevesle aldığımız kıyafetler, dolaplarımızda yıllarca giyilmeyi bekliyor. Olmak istediğimiz kişiye dönüşmek için yaptığımız alışverişler, içerisinde kendimizi rahat hissetmediğimiz için sadece birkaç kere giymemize neden oluyor. Bundan dolayı moda olanı değil kaliteli ve kendinizi rahat hissettiğimiz kıyafetlere yatırım yapmak uzun vadede hem bütçemiz hem yaşadığımız gezegen için daha iyi sonuçlar doğuracaktır.